Anamur Evleri
Bu bölümde; Anamur'da eski dönemlerden günümüze değin yöre halkının yaşadığı evlerden bahsetmeye çalışacağız. Esas olan amacımız ise, yörede artık yok olmaya yüz tutmuş, kültür varlığı olarak tescil edilmiş ev tiplerinden bahsederek bir şekilde onların utulmamasına çalışırken, yöre insanının ilk dönemlerden bugüne değin hangi yaşam biçimini seçtiğinden, hangi evlerde oturduğundan ve bu evlerin tarihsel değişiminden bahsetmeye çalışacağız.
![]() |
![]() |
Anadolu’da bölgelerdeki kentlerin aynı karakterleri taşıyan ev yapı tekniği vardır. Yapı tekniği bölgelere göre çok az farklılık gösterebilir. Anamur’da ise durum farklıdır. Dar bir alanda üç ayrı tipte mesken gözlemek olasıdır.
Kazı bilim, roma döneminden bu yana Anamur’da daimi yerleşim merkezlerinin yanında, yayla kesiminde ikinci konutun var olduğunu gösteriyor. Bunlardan Kırkkuyu ve Elbalak yaylalarına mil taşı da konulan döşeme yollarla ulaşılırken, buralarda yumuşak taşlara oyulmuş antik sarnıçlar ve kaya mezarları görüyoruz. O dönem insanlarının, günümüzde yaylaya göçen insanların bir bölümünün ev olarak kullandığı “ EVCİK” lerde mi oturdukları geliyor insanın aklına? Abanoz, Şıhardıcı, Demiroluk, Güğül Tepesi, Domuz Beleni ve Çandır yaylalarında Roma dönemi kalıcı yerleşim gözleniyor. Genelde kiremit örtülü yapılar, sosyal tesisler, kut tören alanları ve kaya mezarlarının oluşturduğu Nekropoller..
Türklerin Anadolu’ya geldiği dönemde yayladaki yerleşim merkezlerinde, değişken göçebe kabile kampı düzeni yaratıldı. 50 yıl içinde çadırdan evciğe, sayvant adı verilen dik çatılı tipik evlerden sonra ulaşımın kolaylaşmasıyla beton yapılara geçildi.
Kışı; Gerce, Karalar ve Güneybahşiş köylerinde geçiren Yörükler, Mart ayı ortalarında Anamur yaylaları ve Ermenek ilçesindeki Barcın yaylasına göçerler. Yaylada kıl çadırlarda oturma alışkanlığını bırakan göçerlerle, Anamur’dan gelen halkın bir bölümünün evciklerde oturduklarını 80 yaşın üstündeki kişiler anlatıyor. Evcik, sadece bu yöreye has bir ev şeklidir. Anamur evlerinden konu ederken, çok sayıda ailenin şimdi bile yapıp oturduğu evcikten başlamak uygun görüldü. Yerli halk, evcik veya bir eve misafirliğe giden kimseye “Obaya gitti” deyimini kullanır.
![]()
Evcik; Aile fertlerinin sayısına göre 15-20 m2 alan, eninden kapı bırakılarak 1,5 m yükseklikte taş duvarlarla çevrilir. Kapının tam karşısına ocak yapılır. İki tarafa çakılan 2,5 m yükseklikteki çatal uçlu direk üstüne boyuna konulan sırıkla ana çatı oluşur. Duvarla sırık arasına enine bağlanan yuvarlak ince dilmeler üstüne örtü olarak sık iğne yapraklı sedir veya köknar dalları örtülür. Kapı yerine, büyükbaş hayvan girmesin diye çapraz sırık kullanılır, içerisi görülmesin diye de kilim asılır. Yılana karşı önlem kedi ile alınır. Evciklerde yaşam 4-6 ay arasında değişir. Evcik gelecek yıllarda yine kullanılır. Evciğin sahil kesiminde de yaygın olduğunu görüyoruz. Tarlada kurulan evcik, çiftçinin barınağı olduğu gibi; tarım işçilerinin hasat zamanı kullandığı evdir. Saz bitkisi örtü olarak kullanıldığından sahildekilerin ismi “Saz evcik”, yayladakilerin ise “Pür evcik” tir.
Sayvant; Yaz sıcağında yaylaya göçen ekonomik durumu iyi kişiler, Sayvant (1) adı verilen evlerde oturur. Çok sayıda evciğin yanında bunların sayısı daha azdır. Siyah kireçtaşı, çamur harç ve ahşap hatıllarla yapılan bu evlerde çatı, tahta ve ardıç kabuğuyla örtülüdür.. Günümüzde eskiyen örtü yerine çinko kullanılmaya başlanılmıştır. Yayla kesimine karayolu yapılmasıyla yapılarda; beton ve biriket kullanımı ağırlık kazanmıştır. Böylece yöreye has ev modelleri de kaybolmaya yüz tutmuştur.Hatta ki bugün sayvant adı verilen konutlardan yok denecek kadar bile az kalmış, hepsinin yerini çok katlı betonarme binalar ile, villa tipi betonarme yapılar doldurmuştur. Evciklerden ise kıyıda köşede sadece geçimini hayvancılıkla sağlayan kişilerin kullanıldığı birkaç tane kalmıştır.
Yayladaki yerleşim merkezleri, gene de kır kamptan başka bir şey değildir. Merkezdeki yayla Pazar yerine dönüşür(Abanoz, Akpınar, Zeyve) Bölgelerin kendine has yapı tekniği vardır. Anamur ve Bozyazı ilçeleri ile Beyreli, Ortaköy, Nasrettin, Kaledran ve Çarıklar köylerinin halkı kendi bölgelerinde oturur. Çarıklar köylülerinin oturduğu Halkalı yaylası ile Beyreli köylülerinin oturduğu Çandır yaylasında, Roma yerleşim merkezlerinin üstüne yapılan evlerde; o dönemin yapı karakteri görülüyor. Eski yapılarda kullanılan yontulmuş taşlardan yapılan evlerin duvarlarında kitabe ve taş rölyefte kullanılmıştır.
Her evin etrafı, çit veya duvarla çevrili, çevliği (2) vardır. Çevlik içindeki evlerin konumu, doğu-batı doğrultusundadır. Kapı, pencere menteşeleri, isketi (3) çivisi ile demirden yapılan ev ve tarım aletlerinin, antik kazılarda çıkanların modellerinde; seyyar demirciler tarafından yapılıyor.
Kapı ve pencereler, esnek tahtadan yapılan ve damak adı verilen sürgülerle kapanır. Kapı, içten damak arasına konan kösükle (4) kilitlenir. Kösüklenmemiş bir kapı veya zavrak (5) çerçeveye oyulan bir delikten parmakla açılır. Odalardaki ocak, kille sıvanır. Çıralık da yanan çıra aydınlatmayı sağlar.İs müheri (6) den çıkar gider. L şeklindeki eve çanta ev adı verilir. Evler genelde ahır üstünde bir katlıdır.
![]() |
|
![]() |
SAHİL KESİMİ:
Anamur’da ekonomi tarıma bağlı olduğundan zanaatkarlar, toprak sahiplerinin üstünlüğüne karşı koyacak durumda değildir. Bu durum üç türlü evi ortaya çıkarmaktadır.Bey ve ağaların yaptırdığı iki katlı çok odalı köşklü evler, çiftçi ve esnafın oturduğu tek katlı çok odalı evlerle bir oda bir mutfaktan oluşan toprak örtülü evler.
Osmanlı döneminde, eski İçel sınırına kadar yönetimi içinde olan Anamur Beyleri’nin ev örneğini Ortaköy de görüyoruz.
Ağa ve tüccarların ev tipleri de Anamur, Bozyazı ve Ortaköy de çoğunluktadır.
Anamur ve çevresinde bahçesiz ev pek yoktur. Tüm evlerin bahçesinde hurma, portakal, nar, zeytin ve çeşitli meyve ağaçlarıyla ipek böcekçiliği için dut ağacı bulunur.
Evlerin zemin katı; hayvanlar ve yiyecekleri için, 1. ve 2. katları evde yapılan işler, yemek, yatak ve sosyal kullanımlar içindir. Zemin katın cephesi yola doğru, yaşama bölümü güney-kuzey veya güzel manzaraya doğru yönlendirilir.
ZEMİN KAT: Bu katta, ana kapıdan başka hizmet ve misafir kapısı olmak üzere iki kapı daha bulunur. Kapıların önünde taş döşeli meydanlık vardır. Bu alanlar, deve at katır ve eşekle taşınan yükler için bir tür ön depodur. Hizmet holüne, bahçe bölümündeki kapıdan girilir. Buradan da depo ve kiler olarak kullanılan odalara. Ana kapı ve misafir kapısı, yol kenarındadır. Ana giriş kapısından merdivenle 1.kata çıkılır.
1.KAT: Geniş holü, odalar, mutfak, tuvalet ve banyosuyla evin en fazla kullanılan bölümüdür. Odaların kapısı, geniş hole açılır. Pencerelerin üstünde küçük bir pencere daha bulunur. Bütün odalarda bulanan ocak, kışın ısınmayı, yazları da hava sirkilasyonunu sağlar. Ocağın sağ ve solunda pencere bulunur. Mutfaktaki ocak geniş ve derin tutuluyor.
Odalarda, yüklük, duvar tarafındaki bitişinde bir kişinin yıkanabileceği gusulhane(7), yüklüğün öbür yanında raflı dolaplar; bu kompleksin üstünde musandıra(8) ve tavana yakın bölümünde uzunlamasına raflar bulunur.
Yakın zamana kadar süren ataerkil aile düzeni nedeniyle, evlenen erkek evlada odanın biri ayrılır. Yeterli oda yoksa, kapısı evin içine açılan bir oda daha eklenir. Odaların herbiri, oturma, yatak, yemek ve çalışma odası olarak kullanılır. Odalar, tabandan 125 santim yükseklikte çepeçevre ahşapla kaplanır. Odaların gün ışığı aydınlatması ve doğal havalandırma çok iyi hesaplanarak sağlanmıştır.
2.KAT: Köşk “Kiosk”
Anamur’a 1811 yılında gelen İngiliz Kaptan Francis Beaufort, Karamania adlı kitabında “Abdul Muim Bey, bizi köşkünde sıcak bir ilgi ile karşıladı. Evin köşk (Kiosk) adı verilen bölümü, kafese benziyen küçük bir apartmanı andırıyordu. 1. katın üstüne kurulan yapının benzerini başka yerde görmedim. Subaylarım, evin diğer bölümlerinin de ilginç olduğunu söylediler.” Şeklinde köşkten söz ediyor. Kitapta konu edilen evin yandığını, hemen yanında aynı planda yapılan evde oturan Abdul Muim beyin torunu Hikmet bey (Hikmet Mutlay) dan öğreniyoruz. Hikmet beyin oğullarından birinin adı da Muim.
İkinci katın gözde odası köşk, Anamur mimarisin patentidir. Evin en yüksek odası köşkün, çepeçevre üstü kaapalı balkonuda bulunur. Pencereleri, oturan kişinin manzarayı seyredebileceği yükseklikten başlar. Her pencerenin üstünde bir de küçük pencere bulunur.
Köşkün üstü kiremit örtülü. Birinci katın üstü ise yuvarlak veya dikdörtgen kalın dilmeler üstüne döşenen tahta üzerine sıkıştırılmış 25 santim kalınlığında toprakla örtülüdür. Yöre halkı, bu bölüme “Dambaş” adını verir. Dam, yağmurda; antik mermer sütundan kesilen ve yuvak adı verilen silindire yuvanır. Dam toprağının kaymaması için çeleni (9)’ye çepeçevre dikey enli tahta çakılır. Çöğürtlen, (10) damda su birikme’sini önler. Taşdan yapılan kalın , yüksek ve çok delikli bacalara leylekler yuva yapar.
Dam, çok yönlü kullanılır . Anamur’un başlıca tarım ürünlerinden olan mısır, baklagil taneleri ve yer fıstığı burada kurutulur. Çelenilere sıra sıra ekilen nergizler şiirimize konu olmuştur. Şair Abdulkadir Bulut Bir şiirinde:
“ANAMUR
Nergiz dikilir Anamur’ da
Toprak damlı eski evlerin
Saçaklarının üstü fırdolayı
Ev değil de sanki her biri
Birer Cemal Süreyya şiiri” der.
(
Sıcak yaz gecelerinde dama serilen yatakta yatmanın zevki bir başkadır.
Tek odalı evler: Bir oda bir mutfak evin konumu, yanyana veya T ve L şeklindedir. İhtiyaç duyulduğunda eve bitişik odalar eklenir. Üstüne oda yapıldığında geniş bir teras ortaya çıkar. Böylece, dıştan merdivenli, toprak teraslı ve bir katlı ev oluşur.
Anamur evleri, ilgi çekici yönlerini korudu. Kent merkezindekiler günümüzde de kullanıldığı gibi, kırsal kesimde yeni yapılanlar, eski evlerin planını izliyor. Bütün komşu kıyı kenlerindeki ve Ermenek, Hadim yöresindeki benzer yönlri olmakla beraber, başka yerde eşine rastlanmayan kendine özgü bir karakteri vardır.
Anamur’daki evlerin, Kıbrıs’ta bulunan örtülü evlerle benzerlileri araştırmaya değer. Bazı Sanat Tarihçileri, Kıbrıs yapı tekniğinin Anadolu’dan etkilendiği konusunda birleşiyor.
Anamur’un yapı tekniği, yalnız Ege Denizindeki adaların geleneklerini korumakla kalmamış, aynı zamanda Akdeniz’in başka yerlerindeki yapılarla da üslüp ve teknik benzerlik gösteriyor.
Anamur evlerinde göze çarpan başka bir özellikle de; yöresel görenek ve koşullara uygun olarak seçilen yapı malzemesidendir. Yapılarda, kısmen işlenmiş ya da hiç işlenmemiş moloz taş görülür. Niş (11) lere kökboya ile yapılan fresk (12) ler, şahniş (13) leri ve taş döşemeli avlularıyla dış mimariye verilen önemli gösterdiği gibi, tavan ve dolap kapaklarındaki gülbezek (14) ve yıldız işlemeleriyle iç mimarimizin güzel örneklerini de sergiler.
Anamur’daki çok güzel sivil mimarlık örnekleği yapılar, günümüzdeki şehirleşme hareketleriyle olumsuz yönde etkilendi. Çoğu yıkılmaya terk edildiği gibi bu çok değerli kültür miraslarından birinin önce korumaya alınmışken sonradan korumadan çıkarılmış olduğu ev yıktırıldıktan sonra anlaşıldı. Başka bir ev de koruma altındayken; yerine çok katlı ev yapılmak amacıyla satın alan kişi tarafından yıktırıldı. Mahkemenin bu kişiye vereceği ceza, o güzel kültür varlığını yerine getiremiyecek ne yazık.
( Doğa, tarih ve kültür varlıklarımız korumada, yurttaşlarımızın da resmi kuruluşların yanında yer alması gerekiyor. Bu değerleri gelecek nesillere devretmenin başka yolu da yok.
KAYNAKLAR:
METİN : KUTLAY ALAN
PLANLAR: ORUÇ ÇAKMAKLI
BULUT Abdülkadir
Ülkemin Şiir Atlası bütün şiirleri
Özal Basımevi İstanbul, 1987
BEAUFORT Francis
Karamania
London, 1817
ÇAKMAKLI Oruç
Transformation of traditional design
Concepts into Contemporary Architecture 1983
ROENBAUM Alföldi Elisabeth
Anamur Nekropolü
The Necropolis of Anamurium
Türk Tarih Kurumu Basımevi ANKARA, 1971
(1)=Sayvant=Yaylada yapılan üstü ağaç bölmelerden oluşan taş yapı.
(2)=Çevlik=Evlerin etrafında hayvan barınmasına yarayan çitle çevrili alan.
(3)=İsketi: Büyük çivi
(4)=Kösük=Ağaçtan yapılan kapı-pencere kilidi.
(5)=Zavrak=Pencere(Macar dilinde de aynıdır)
(6)=Müheri=Baca
(7)=Gusulhane=Tek kişinin yıkanabildiği küçük banyo.
(8)=Musandıra=Yüklük üzeri açık dolap
(9)=Çeleni: Damın duvar üstünü kapatan çıkıntısı.
(10)=Çöğürtlen: Damda biriken suyun akmasını sağlayan ağaç oyma oluk.
(11)=Niş: Kavisli çıkıntı
(12)=Fresk: Boya ile yapılan renkli süsleme.
(13)=Şahniş: Eliböğründe dayakların tuttuğu kafesli çıkmalar.
(14)=Gülbezek: Ağaç oyma işi motif türü.